Fotoğraf sanatçısı Varol Uzlu’nun 62 kareden oluşan ‘Bu Topraklarda Kadın Olmak’ sergisi Beyoğlu’ndaki Terra Santa’da açıldı. Uzlu, “Karadeniz kadınından yola çıkarak Türkiye’deki tüm kadınların mücadelesini, yaşama bakışını yansıtmaya çalıştım” dedi.
Dünya, yaşama emek veren ve her zorluğa direnen kadınların sırtında yükseliyor. Anadolu, kadın emeğinin en belirgin görülebileceği coğrafyaların başında geliyor. Tarih boyunca bu toplumu sevgisi, gücü, çabası ve ruhuyla yoğuran Anadolu kadını, Varol Uzlu’nun vizöründen yansıyanlarla bu topraklarda kadın olmanın ne demek olduğunu sanatseverlere gösteriyor.
Beyoğlu Belediyesi’nin ev sahipliğinde Terra Santa’da açılan ‘Bu Topraklarda Kadın Olmak’ sergisi, fotoğraf sanatçısı Varol Uzlu’nun Doğu Karadenizli kadınların mücadeleci ruhunu gösteren ve 62 kareden oluşan çok özel bir seçki. 2015’ten beri çektiği fotoğraflarla kendi toprakları üzerinden kadınlık hâllerini yansıtmaya çalışan Uzlu, kırsal kesimdeki kadınların ev içinde, doğada, tarlada gösterdikleri gayreti belirginleştirmeye çalışıyor. Kilometrelerce ötedeki kadınların hikâyelerinin Beyoğlu’nun orta yerinde tekrar okunmasını sağlıyor.
KADININ GÜÇLÜ DURUŞU
“Doğu Karadeniz benim memleketim; büyüdüğüm topraklar olduğu için oranın kadınını, coğrafyasını iyi biliyorum. Karadeniz kadınından yola çıkarak Türkiye’deki tüm kadınların mücadelesini, yaşama bakışını yansıtmaya çalıştım” diyen Uzlu serginin ilk bakışta bölgesel bir kapsamı var gibi göründüğünü ama böyle yaparak gerçekte amaçladıklarını şöyle açıklıyor: “Sergi lokal gibi görünse de şöyle bir çıkış noktamız var: Karadeniz kadınının güçlü duruşunun diğer bölgelerimizdeki kadınlara da örnek olmasını istediğim için böyle bir sergilemeye yöneldik.”
Fotoğraflardan yansıyan kadınların sırtlarında bazen tarladan topladıklarını pazara taşımaya yardımcı olan bir küfe, bazen ekmek yapmak için ocağı yakacağı odunu bağladığı bir urgan, bazen de masmavi gözleriyle Uzlu’ya gülümseyen sarışın bir çocuk var. Yaşamı yeniden yaratan kadınlar doğanın koynunda, kolektif bir bilinçle üreterek zorluklara kafa tutuyorlar sanki; imkân verilse çok daha fazlasını yapacak güçleri olduğunun kanıtı olan sıcak gülümsemeleri de yüzlerinde.
Fotoğraf çekmeden önce diyalog kurmayı, saatlerce sohbet etmeyi tercih eden Uzlu, deklanşöre o samimiyeti sağladıktan sonra basıyor. Aksi hâlde bu eylemin mekanik olduğunu ifade eden sanatçı ayrıca izin istemeden Karadeniz kadınının fotoğrafını çekmenin de kolay olmadığını belirtiyor. Uzlu, “Duygularına, hayatlarına indik. Yaşama tutunuşlarına, doğada hayvanıyla, evde çocuklarıyla ilişkilerine baktık. Hepsine bütünsel bir yapı içerisinde inmeye çalıştım” diyor ve onların her hâlini yansıtabildiğini düşünüyor.
HALİME TEYZE’NİN ÖYKÜSÜ
Ülkenin her bölgesindeki kadınlarla bu işi gerçekleştirmeyi amaçladığını vurgulayan Uzlu’ya aklında, gönlünde kalan, unutamadığı bir anısını soruyoruz. Trabzon Çayırbağı’nda elinde orağıyla fotoğrafladığı Halime Hanım’ı hiç unutamadığını anlatan Uzlu, “Halime Teyze yalnız yaşıyordu, 80’lerindeydi. Gideni, geleni yoktu. Çocukları köyden göçmüş gitmiş ama o ısrarla evinden ayrılıp başka bir yere gitmek istemiyordu. Köklerine sıkıca bağlı bir kadındı. Bir kadının hâkim olduğu coğrafyadan kopmak istememesi beni çok etkilemişti. Halime Teyze ile konuşurken neşeliydim; ondan ayrıldığımda bir hüzün çöktü içime. Onu çektiğim fotoğrafım satılsa da o parayla onun ihtiyaçlarını giderebilsem keşke” diyor.
Sergi mekânı Terra Santa’nın mistik bir havası olduğunu da ekleyen Uzlu’nun son sözleri, “İstanbul’a çok uzak bir coğrafyadan getirdiğimiz renklerle doldurduk bu manastırı. Çok kültürlülüğün, hoşgörünün olduğu bir mekân olan Terra Santa’da kadınların var oluşunu göstermek bana çok iyi hissettiriyor” oluyor. Sergiyi 4 Nisan’a kadar ziyaret edilebilirsiniz.
BirGün